Zekât İbadet Vasıflı Sosyal Adalet kurumudur
Ali Rıza Demircan 2022-06-07
Bütün varlıkların, taşınır ve taşınmaz tüm malların sahibi olan ve bizlere Zekât görevini yükleyen yüce Allah'ımıza hamd ederim. Zekâtın İslâm toplumu düzenince zenginlerden alınarak fakirlere verileceğini açıklayan ve örneklendiren sevgili Peygamberimiz, biricik hayat önderimiz Hz. Muhammed'e salat ve selam ederim.
Zekât’a daha çok Ramazan ayında yoğunlaştığımız için yazılarımızda “Zekât Sosyal Adalet Kurumudur” konusunu işlemeye çalışacağız.
Bütün malların yaratıcısı ve sahibi Allah Zülcelal'dir. Bizler O'nun koyduğu ölçülere göre kazanacak, O'nun koyduğu ölçülere göre harcayacak, O'nun koyduğu ölçülere göre yeni yeni yatırımlara yönelecek ve O'nun koyduğu ölçülere göre bölüşüme gideceğiz. Bölüşmenin ana yolu da zekâttır
Zekât Bir Hak’tır
Zekât yüce Rabbimizin Kur’ân ile müminlere yüklediği bir ibadet görevdir. Zekât toplumun acizleri, işsizleri, dulları ve yetimleri gibi sosyal yardım bekleyen kesimleri için Rabbimizin belirlediği bir Hak’tır. Bir diğer anlatımla, yeterince kazanabilen ve zekât verebilecek konuma gelen müminler için kazandıkları mallarda belirlenen bir Hak’tır.
Önce Görev Sonra Hak
Yüce dinimizde önce görevler gelir. Haklar görevleri takip eder. Bu sebeple haklara görevler kadar vurgu yapılmaz. Mali yardım konusunun önemi sebebiyledir ki toplumun muhtaçlarının yardım alma Hakkı açıkça belirlenmiştir. Rabbimiz Mekkî Meâric ve Zâriyat sûrelerinde Hak’kı öne alarak “Onların mallarında ihtiyaçlarını arz edenler ve edemeyenler için belirlenmiş Hak vardır.” buyurur. (Zâriyat 19; Meâric 24) Hakkın verilmesi ise başlıca zekât görevimizi oluşturur.
Zekât İbadet Nitelikli Vergidir
Zekât beşeri rejimlerde görüldüğü gibi donuk bir malî vergi değildir. Zekât İslam toplumunda, toplum yönetiminin ilgili birimleri tarafından alınan ve Allah Zülcelâl'in belirlediği ( Tevbe 60) sınıflara aktarılan bir görevimizdir. Soyut vergi değil, bir ibadettir. Çünkü zekât Rabbimizin Kur'ân-ı Kerîm'de defalarca tekrarladığı buyruğudur. Hatırlatalım; İbadet, Rabbimizin her bir emrine itaat ve her bir yasağından sakınmadır. Zekât da tekrarlanan bir emir olduğu için ana ibadetlerimizden biridir ve Hz.Muhammed ve tebliğ ettiği Kur’ân anlamına İslâm dininde yüklenen ve bu dinin temellerinden birini oluşturan vazifedir.
Zekât Evrenseldir
Kur’ânî anlamıyla İslâm bütün Peygamberlerin ortak tebliğdir. Namaz, oruç, zekât ve hac gibi temel ibadetler sadece aziz Peygamberimiz efendimizin tebliğ ettiği Kur'ân-ı Kerîm'de değil, diğer önceki Peygamberlerin tebliğ ettiğ İlâhi Kitablarda da yer almaktadır. Kur’ânımızın bildirisine göre örneğin zekât Hz. Mûsa ve Hz. İsa'nın tebliğinde de vardır. (Bakara 83;Meryem 31)
Rabbimiz tekrarladığı zekât emirlerinden birini bereketlenmek için arz edelim. Bakara sûresi âyet 110'da Rabbimiz şöyle buyurur:
“Namazlarınızı dosdoğru kılınız, zekâtlarınızı da veriniz. Nefislerinizin yararı ve ebedi mutluluğu için verebildiklerinizin Rabbinizin katında karşılığını bulursunuz. Hiç şüphe yok, Allah Zülcelal yaptıklarınızı (kıldığınız namazlar ve verdiğiniz zekâtları )hayırları görücüdür.”
Bir anlamda Namaz Hakka Zekât da Halka Yöneltir
İslâm dini madde ile mânayı birleştirdiği için biz müminleri namazla Rabbimize; bir diğer anlatımla Hak’ka yöneltirken zekâtla da halka yönlendirmektedir. Zekât şartlarını haiz olan müminlerin Halk’a karşı yapmakla yükümlü olduğu temel görevdir.
Değindiğimiz hakikate bir daha vurgu yapalım. Zekât bir ibadettir, yalnız dünya hayatımızla ilgili değil, Âhiret hayatımızla irtibatlı olarak Cennet’e yol olan bir ameldir.
Bütün ilahi emirlerde olduğu gibi zekâtta da çok büyük faydalar vardır.
Devam edecek
Yorum Sayısı : 0